23 Ekim 2015 Cuma

bir annenin sağlığı ile imtihanı



 



Hep gözyaşları ile okurdum annenin sağlığı bozulduğunda çocuğu için neler yaptığı ya da yapabileceğini. Bütün hafta saçmasapan sağlık sorunlarım nedeni ile neler yapabileceğimi ve beynimin sınırlarının olmadığını öğrendim.
Hayat beni ailem, kocam ya da elimdeki herşeyle sınayabilir ama çocuğum olunca sorun ne kadar garip bir insan olabiliyormuşum.
Ben herşeyi kaybetmeye hazırım şu yukarıda saydığım ve hayatıma ödül olarak verilen herke ve herşeyi kaybedip sıfırdan başlarım. Ama çocuğum ile sınanamazmışım onu anladım.
Hepimiz için kafayı sıyırmadan sağlıklı, mutlu ve sevgi dolu bir hayat istiyorum.



19 Ekim 2015 Pazartesi


Bugün Pazartesi,
Ben artık bağıra çağıra mutlu olarak Pazartesi işe gelenlerdenim. Öyle yoğun cumartesi ve Pazar geçiriyoruz ki hafta başı dinlenmek, iş koltuğumdan kalkmadan bütün gün oturmak :)
İşte benim hayatımın en güzel günü üstelik elimde kahvem bile var. Hele de az işimiz varsa değmeyin keyfime...

Bu hafta sonu blogdan da anlaşılacağı gibi saçlarımı turuncuya boyadım. Güzel olup olmadığı umurumda değildi. Sadece istedim ve yaptım. Ben böyle bir hayat istiyorum. İyi ki kocam da bir şey demiyor. Rahatım yani :)

Neyse çok uykum olsa da, hayat gene de çok güzel ve ben yaşamayı seviyorum.



16 Ekim 2015 Cuma


Hiç kendinizden sıkıldığınız oldu mu?
Kendinizi yalnız ve çaresiz hisettiğiniz oldu mu?

Eminim olmuştur. O zaman ne yapılacağını biliyorsunuzdur. 2 seçeneğimiz var:
1. Depresyonun dibine vurup, herkesten ve herşeyden nefret ederek bugünleri geçireceğiz.
2. Gülümse mottosuyla şimdi, hemen gülümsemeye başlayalım ve kafamız düzelene ve mantıklı düşünene kadar mutlu olmaya çalışalım.

Ne kaybederiz ki? Zaten dipteyiz biraz gülümsesek fena mı...


15 Ekim 2015 Perşembe

Mesai bitti Akşam mesaisi için hazırım


Bu çok paylaşıldı biliyorum ama tam benim durumum budur :)


Aşağıdaki satırları okuyunca yüzünde muzip bir gülümseme belirecek tüm hatunlara....
umarım bu istek hiç bitmez... :)
 

Arsız kadının tekiyim...
Makyajımı yapmadan sokağa çıkmamak,
Saçlarımı her zaman bakımlı tutmak,
Ahım gitmiş vahım kalmışken bile kendimi kadın gibi hissetmek istiyorum.
Tırnaklarım her zaman kırmızı ojeli, dudaklarımda nar kırmızısı rujum,
En şişko halimde bile kot giymek istiyorum.

Arkadaşlarımla komşuculuk oynamak istiyorum.

Kahkaham yeri göğü inleten, ağzımın kenarındaki çizgiler artık gülmekten ve konuşmaktan iyice belirginleşmişken bile mimikleri abartılı, eli kolu hiç durmayan bir kadın olmak istiyorum.

Mitinglere elimde bastonum, kolumda torunum katılmak, 
Eşin dostun yardımıyla pankart açmak,
Yağmur altında bacak ağrıları içinde kıvranarak  konser izlemek istiyorum.

Kar yağınca torunlarımı çağırıp düşüp kalçamı  kırmadan karla oynaşabilmek için, "Koşun kar getirin,  kartopu atalım evi batıralım, sonra temizlersiniz!"
demek istiyorum.

 En yakın arkadaşımın aldığı güzelim dut ağacımın  altında, dizlerimizde kareli battaniyelerimiz,
 Fonda U2,
 Elimizde en sevdiğimiz ve bir türlü vakit bulup  okuyamadığımız kitaplar,
 Sehpamızda rakı, meze ve balıklar,
 Gözlerimizde burnumuzun ucuna düşmüş kırmızı kemik  gözlüklerimizle,
 İki sayfa okuyup kıkırdayarak dedikodu yapmak,
 Hayatı kutlamak,
 Erkekleri çekiştirmek,
Yakalanınca da kızaran yanaklarımızdan makas alınmasını istiyorum.

Camları kalınlaşmış gözlüklerimle, hala kendi arabamı kullanmak, hatalı sollama yapan yaramazlara camı açıp el kol hareketleriyle kızmak istiyorum.

Torunlarımın aşk hikayelerini dinlerken, onlara acayip fikirler vermek istiyorum.
Onların en afacan sırdaşı ben olayım istiyorum.
Kendi yaramazlıklarımı anlatıp anlatıp "Siz de yapın çok eğlenceli, anne babanız kızarsa bana yollayın!" diyerek onları şımartmak istiyorum.

O yaşımda erik ağacının tepesine çıkıp erik toplamak istiyorum!
Çağlayı tuza banıp yemekten dilim her bahar yara olsun istiyorum!
Arkadaşlarıma en olmadık şakaları yapıp, çocuklarımı utandırmak istiyorum.
Ellerim titrediğinde klavyede rahatça yazabilmek için, Apple' a mektup yazıp her bir klavye tuşunu kafam kadar yapmalarını talep eden, ilk Türk kadını olmak istiyorum.
Gece vakti dalgalı denize girip boğulacak olduğum için zar zor kurtarılıp kocamdan azar işitmek,


Gecenin köründe uyanıp "Uykum kaçtı, midemde gaz var kalk yürüyüşe gidelim!"
deyip uykusunu böldüğüm için, şap şup öpülmek istiyorum.
En pörsük halimde bile bana baktığında hayat arkadaşım,
Kendimi her halimde güzel hissettiren o  afacan aşık gülüşünü görmek,
Anında yaramazca gözlerim dolu bir cevap vermek  istiyorum.

En geç yaşımda, bugünkü kadar aşık olmaya devam etmek istiyorum.

Büyüyünce ben,
Hala küçücük bir çocuk gibi,
İçimden geldiği gibi yaşamak istiyorum.

Uhuuu ben de katıldım bu blogger dünyasına!
Önce arkadaşım dağınıkanne kattı beni sayfasına. Baktım oralar çok zevkli yıllarca tuttuğum günlükler gibi, üstelik sizinle paylaşıyorum.
Hala sosyal platformlarda duygularımı belli etmekten hoşlanmazken şimdi burada bağıra çağıra hissettiklerimi, yaşadıklarımı, sevgimi, nefretimi yazacağım.
İşte karşınızda "bir delinin hatıra defteri"

Umarım okurken birşiey beklemiyorsunuzdur. Ben sadece ne istiyorsam yazacağım. Sizi falan düşünmeden.
Yıllarca hep başkalarını düşündüm. Onları düşünerek attım adımlarımı, konuştuklarımı hep karşımdaki nasıl anlar acaba diye süzdüm geçirdim.
Ama şimdi siz düşünün. Okuyorsanız zaten bendensiniz. Hadi iyi eğlenceler...